16 Nisan 2009

... alıntı...

Ülkelerden birinde, gece olunca insanlar maymuncukları nı ve fenerlerini yanlarıına alır ve komşularının evini soymaya giderlermiş. Gün doğarken geri döndüklerinde yüklerini tutarlar, ama her seferinde kendi evlerini de soyulmuş bulurlarmıs. Ülkede kimse kaybetmezmiş, çünkü herkes birbirinden çalar ve bu dolaşım son kişi ilk kişiden çalana kadar sürermiş..Bir gün (nasıl olmuşsa), dürüst bir adam ortaya çıkmış. Gece olduğunda, çanta ve fenerle dısarı çıkmaktansa evinde kalıp çalışmayı tercih edermiş. Hırsızlar geldiğinde evde ışık yandığını görünce, soymak için içeri girmezlermiş. Bu durum bir süre devam edince, ahâli bir konunun açıklığa kavuşmasını istemiş:“Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını bir şey yapmaktan alıkoymaya hakkın yok!” demişler.Bunun üzerine dürüst adam, geceleri evinden çıkar, fakat hiçbir şey çalmaz, döndüğü zaman evini hep soyulmuş bulurmuş. Adamın bir haftadan az sürede, yiyecek tek birşeyi kalmamış ve ülkeyi terketmek zorunda kalmış.Daha iyi soygun yaparak zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar. Zengin fakir ayrımı giderek çoğalmış. Zenginler mallarını korumak için polis teşkilatı ve hapishaneler kurmuşlar ve kendi mallarının çalınmasını yasadışı ilân etmişler. Ancak yoksulların mallarını çalmak hâlâ serbestmiş. Bir süre geçtikten sonra artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmuş. Çünkü yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da ülkeyi terketmişler. Zenginler ve maaşlı soyguncular ise soyacak kimse kalmadığı için servetlerini yitirmeğe başlamışlar. Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler. Ancak dürüst adamın evine gittiklerinde sadece yerde yazılı bir kâğıt varmış.

Kağıtda şunlar yazıyormuş:

“Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa, herşey için çok geç olmuş demektir...”

“BİR MİLLET UYUYORSA UYANDIRMAK KOLAYDIR. UYUMUYOR DA UYUYOR GİBİ DAVRANIYORSA NE YAPSANIZ NAFİLE. UYANDIRAMAZSINIZ!”
Indra Ghandi

"Yaptıkları işin doğruluğuna inanan insanlar, çalışmalarının denetlenmesinden, karşı fikirler ortaya atılmasından ve tercihleri üzerinde münakaşa yapmaktan zevk alırlar."
M.KEMAL ATATÜRK

15 Nisan 2009

Bu blog dünyasında güncel kalmayı başarmak ekstra bir çaba istiyor sanırım. Maalesef günlerimin ritmini blog sayfama taşıyamıyorum.
  • Biz bahar sezonunu açtık. Artık haftasonları dağlar, tepeler, dereler, köyler yürüyüşlerimiz başladı. Bu haftasonu Dağyenice vardı rotamızda.
  • Haftasonuna Cuma'dan başlamalıyım aslında. Cuma iş çıkışı uzuuun zaman sonra güzel bir Mudanya akşamı geçirdik. Yürüyüş, balık ekmek, kağıt helva, üstüne tavşan kanı çayımız.
  • Nazım'ın Bursa'da en çok Mudanya yolundan akşam saatlerinde arabayla şehre girerkenki manazarayı sevdiğini öğrendim cuma günü. Hiç paylaşmamışız bunu daha önce. Birbirimiz hakkında yeni şeyler öğrenmeye devam :)
  • Kocanız, en sevdiğiniz en çok eğlendiğiniz arkadaşınız, en yakın dostunuz, biricik sevgiliniz, bazen çocuğunuz gibi kolladığınız bazen de dünyadan kaçarak kollarına sığınmak istediğiniz koca adamınız ise ona nasıl hitap edersiniz? Ben bu blog yazılarında ondan bahsederken kullanacağım zamiri seçmekte zorlanıyorum.
  • O bu aralar çok yorgun.
  • Bugün işte kahve kaçamağı yaptım; hem de 2 kez! Artık iş tempom NŞA diyebilirim herhalde.
  • Bugün 15 Nisan; benim için güzel bir gün. Seni seviyorum koca adam.