8 Ekim 2010

Maillerden alıntı 1

....
Dunning-Kruger sendromu
Psikolojide Nobel ödülü alan çalışma
Psikologlar Justin Kruger ve David Dunning'in tarihe geçmelerine vesile olan teorileri özetle, "cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır" der. Metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşılmıştır: -Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. -Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir. -Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. -Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerini n farkına varmaya başlarlar.. Değerlendirme zaafı: İki uzman daha sonra, bu teorilerini test etme fırsatı da buldular. Cornell Üniversitesi' nden 45 öğrenciye bir test yaptılar, çeşitli sorular sordular. Ardından öğrencilerden "testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını tahmin etmelerini" istediler. En başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevap verenlerin), testin yüzde 60'ına doğru cevap verdiklerine, ayrıca iyi günlerinde olsalar yüzde 70'e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya çıktı. En iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü denekler olduğu (soruların yüzde 70'ine doğru cevap verdiklerini düşündükleri) görüldü. (Not: Dunning ve Kruger bu çalışmalarıyla 2000 yılında Ig Nobel * de kazandılar.) Çalışan, kendi kapasitesini değerlendirmekten ve eksikliğini teşhis etmekten acizdir. Ama asıl vahim olan, bu "yetersizlik + haddini bilmeme" kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması. Kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesi. İşinde çok iyi olduğuna yürekten inanan "yetersiz", kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymayacaktır. Aksine bunu bir "hak"olarak görecektir. Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise çalışma hayatında "fazla alçakgönüllü" davranarak kendilerine haksızlık edecekler, öne çıkmayacaklar, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmayacaklar, kıymetlerinin bilinmesini bekleyecekler (ve bilinmeyince için için kırılacaklar ve kendilerini daha da geriye çekecekler) ve muhtemelen üstleri tarafından "ihtiras eksikliği" ile suçlanacaklardı r. Sonuçta, "kifayetsiz muhterisler" her zaman ve her yerde daha hızlı yükselecekler ve daha yukarılara çıkacaklardır. Etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak verecek misiniz

4 Ekim 2010

Dostlar arasında;

Hiç kardeşi olmamasına rağmen kardeş bildiği arkadaşlarının evimizden eksik olmadığı bir babayla büyüdüm ben. O kocaman aile hissinin verdiği huzuru hep özlerim. Uykusu gelenin boş bulduğu bir köşeye kıvrılıp yattığı, canı birşey çekince herkesin kendi mutfağı gibi girip birşeyler hazırladığı muhabbet akşamlarını.. Yılbaşı gecelerini, doğum günü kutlamalarını. Haftasonu dostlarımız geldiler eve. Biri çocuklu biri değil. Biriyle belki aynı anda büyütürüz bebişlerimizi. Amcalar teyzeler tek çocuğun etrafında pervaneyken düşündüm; evet işte bu dostlar yaşatabilir bebeğime büyük bir aileyiz hissiyatını. Yemekler yenildi, içecekler içildi. Muhabbet muhabbet üstüne açıldı. Özlemler anlatıldı, sıkıntılar konuşuldu. Kimse kalkmak istemedi gece yarısına dek. Kalkmanın gerekliliği düşünülmedi bile. Miniğimiz sızdı yorgunluktan bir köşede. Hanımlar beyleri çekiştirdik mutfakta. Komşu olmak için planlar yaptık. Aynı anda anne olma duaları ettik. Ve koca bir pazar gününü huzurla geçirdik. Evimden hiç eksik olmasın istedim bu dostlarımın. Ve bir kez daha şükrettim sahip olduklarım için. Çocukluğumun o güzel anılarını kendi çocuğuma sunabileceğimi düşündüğüm için.